Yeni bir çalışma, arkeolojik kayıtlarda beynin korunmasının son derece nadir olduğu yönündeki önceden kabul edilen görüşlere meydan okudu. Ekip, korunmuş insan beyinlerinden oluşan yeni bir arşiv derledi; bu arşiv, sinir dokularının, çürümeyi önleyen koşulların da yardımıyla, aslında geleneksel olarak düşünülenden çok daha fazla miktarda varlığını sürdürdüğünü vurguladı.
Jeolojik kayıtlarda yumuşak dokuların korunması nispeten nadirdir ve kasıtlı müdahalelerin çürüme sürecini durdurduğu durumlar (mumyalama veya dondurma gibi) dışında, organların tamamının hayatta kalması özellikle alışılmadık bir durumdur. Beynin başka yumuşak dokuların yokluğunda kendiliğinden korunması, yani beynin iskeletleşmiş kalıntılar arasında hayatta kalması, tarihsel olarak ‘türünün tek’ bir fenomeni olarak kabul edildi.
Oxford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından lisansüstü araştırmacı Alexandra Morton-Hayward (Oxford Yer Bilimleri Bölümü) liderliğinde yürütülen yeni bir çalışma, arkeolojik kayıtlarda beynin korunmasının son derece nadir olduğu yönündeki daha önce kabul edilen görüşlere meydan okudu. Ekip, korunmuş insan beyinlerinden oluşan yeni bir arşiv derledi; bu arşiv, sinir dokularının, çürümeyi önleyen koşulların da yardımıyla, aslında geleneksel olarak düşünülenden çok daha fazla miktarda varlığını sürdürdüğünü vurguladı. Ondan fazla dildeki kaynak materyalden yararlanan bu küresel arşiv, bugüne kadar arkeolojik literatürün en büyük, en eksiksiz çalışmasını temsil ediyor ve daha önce derlenen beyin sayısının 20 katını aşıyor.
https://www.sciencedaily.com/releases/2024/03/240320122455.htm
