Evrim’i Destekleyen/Kullanan Bilimler – 1: Embriyoloji

Çok hücrelilerde çiftleşmeden sonra embriyonun geçirdiği evrensel temel birkaç basamak vardır. Bunlar kısaca:

  1. Bölünüm (Cleavage): Döllenme gerçekleştikten sonra meydana gelen, fazla hücresel büyüme olmamasına rağmen seri bölünme dönemi.
  2. Morulla: 5 bölünme sonucu meydana gelen 32 hücreli haldeki embriyo dönemi. 
  3. Blastula: Hücresel farklılaşmanın başladığı ve hücrelerin birbiri üzerine çökerek vücut boşluğunu oluşturmaya başladıkları dönem.
  4. Gastrula: Blastula’nın son evresinde üç temel katmanın (endoderm, mezoderm ve ektoderm) oluşmaya başladığı evre.
  5. Organogenez: Üç tabakanın oluşmasından sonra buradaki hücrelerin farklılaşıp gruplanarak organları oluşturduğu evre.

Bu evreler genel olarak tüm eşeyli üreyen ökaryotik çokhücrelilerde görülen embriyolojik basamaklardır. Ayrıca daha spesifik düzeylere inildiğinde, başka evrelere de rastlanabilir. Örneğin omurgalılarda organogenezin ilk basamağında nörula denen bir evreye girilir ve sinir kordonu üretilir.

Embriyolojinin kökenleri günümüzden 2000 sene önceye, Aristo’ya kadar gider. Aristo, çiftleşmeden sonra ana karnında, gelecekte oluşacak canlının bir minyatürünün (buna homunculus denmiştir) bulunduğunu ve bunun büyüyerek canlıyı oluşturduğunu ileri sürmüştür. Epigenez denen bu iddia, mikroskobun keşfedilmesi ve embriyonun asla son haline benzer bir şekilde var olmadığı, zaman içerisinde değişerek son haline ulaştığının keşfedilmesiyle birlikte çökmüştür.

Embriyoloji konusunda çalışmış onlarca bilim insanı saymak mümkündür: Karl Ernst von Baer, Charles Robert Darwin, Ernst Haeckel, JBS Haldane bunların başında gelen isimlerdir. Ayrıca önemli İtalyan anatomistlerin de embriyoloji alanında çok önemli çalışmaları olmuştur: Leonardo da Vinci, Marcello Malpighi, Enrico Sertoli bunlardan sadece birkaçıdır. 

1859 yılında Evrim Kuramı’nın düzenli bir şekilde sunulup bilim dünyasına girmesi, 17. yüzyılda mikroskobun keşfedilmesi, 19. yüzyılda mikroskobun ana karnındaki ve yumurta içerisindeki canlılara çevrilmesi ve 1950’lerde DNA’nın yapısının keşfiyle Biyoloji’de “Gelişim Biyolojisi” ve “Moleküler Biyoloji” dallarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Sonrasında ise Evrim’in bu alanlardaki yoğun açıklayıcı gücünden ötürü “Evrimsel Gelişim Biyolojisi” (Evolutionary Developmental Biology – Evo-Devo) isimli yeni bir alan ortaya çıkmıştır. Günümüzde bu alan, oldukça yaygın bir şekilde araştırılmaktadır ve Biyoloji’nin en popüler dallarından biridir.

Bir canlının embriyolojik dönemde geçirdiği değişimlerin tamamına ontogeni denmektedir. Bu değişimler, canlının evrimsel geçmişinde atalarından edindiği genetik bilgilerin, canlı oluşumu sırasında sırayla okunması sonucunda üretilen farklı enzimler ve proteinlerin etkisinden kaynaklanmaktadır. Yani döllenme gerçekleştikten sonra, hücreler en yukarıda verdiğimiz bağlantıdaki yazımızda anlattığımız gibi farklılaşmaya başlar. Bu farklılaşma, hücre içeriğini de etkiler. Hücrenin içerisindeki biyokimyanın değişimi, DNA’nın farklı kısımlarının okunabilmesini sağlar. Bu sebeple bütün organlar ve yapılar yerli yerinde ve düzgün bir şekilde oluşabilir. Ancak kimi zaman bu okunmada hatalar oluşabilmekte ya da mutasyonlar gibi dış faktörlerin etkisinde canlı DNA’sında değişimler olabilmektedir. Bu durumda anormal doğumlar ve bazı hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Öte yandan çoğu zamansa bu değişimler bir soruna değil, nötral bir değişime sebep olur, yani canlıyı etkilemez ve sıradan bir varyasyonun ortaya çıkmasına sebep olur. Ancak değişen doğa koşulları, bu varyasyon içerisinden zoraki seçimlerin yapılmasına sebep olur ve Evrim bu şekilde ilerler.

https://evrimagaci.org/evrimi-destekleyenkullanan-bilimler-1-embriyoloji-202: Evrim’i Destekleyen/Kullanan Bilimler – 1: Embriyoloji