42 Bin Yıllık Tay

Kuzey Sibirya’ daki buzullar içinde donmuş vaziyette bulunan 42 bin yıllık tay ortaya çıkarıldı.

Tay,, tüm vücuduyla korunmuş halde; öyle ki kalp damarlarında sıvı kan almak mümkün. kan klonlanarak, tayın soyu yaşama döndürülmeye çalışılıyor.

Kuzey Sibirya’da yer alan donmuş topraklarda (permafrost), 42 bin yıllık bir tay fosili keşfedildi. Bu tay, Yarkutya bölgesinde bulunan Batagaika krateri olarak bilinen devasa bir çukurda ortaya çıkarıldı. Tayın ait olduğu türe ait kalıntılar, oldukça nadir ve önemli buluntular arasında yer alıyor. Tay, dönemin koşulları nedeniyle olağanüstü bir şekilde korunmuş, bu sayede hem dış yapısı hem de iç organları büyük ölçüde bozulmadan günümüze kadar ulaşmış.

Bu fosilin en dikkat çekici özelliklerinden biri, kalp damarlarında hala sıvı kan bulunmasıdır. Bu bulgu, bilim dünyasında büyük bir heyecan uyandırdı. Modern teknoloji sayesinde, tayın kanı üzerinde yapılan araştırmalar, klonlama çalışmalarına kapı araladı. Bilim insanları, bu sıvı kanı kullanarak tayın DNA’sını izole etmeye ve ardından klonlama yoluyla bu soyu tükenmiş türü yeniden canlandırmaya çalışıyor.

Tay, yaklaşık 42 bin yıl önce, Pleistosen döneminde yaşamış. Bu dönem, mamutlar, tüylü gergedanlar ve büyük kedigiller gibi birçok büyük memelinin yaşadığı bir çağdı. Ancak iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri nedeniyle bu türlerin büyük bir kısmı yok oldu. Donmuş topraklarda bu tür fosillerin keşfi, bu hayvanlar hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlıyor. Aynı zamanda, bu tür keşifler sayesinde, yok olmuş türlerin genetik materyalleri üzerinde yapılan çalışmalarla, türlerin yeniden hayata döndürülmesi hedefleniyor.

Bu tür klonlama çalışmaları, bilimsel olarak oldukça zorlayıcıdır. Ancak, benzer projelerde kullanılan modern genetik teknikler ve CRISPR gibi gen düzenleme teknolojileri sayesinde, teorik olarak bu tür bir yeniden canlandırma mümkün görünüyor. Eğer bu girişimler başarılı olursa, bu tayın ve belki de başka nesli tükenmiş türlerin tekrar doğaya kazandırılması söz konusu olabilir.

Ancak, bu tür çalışmalar etik soruları da beraberinde getiriyor. Nesli tükenmiş bir türü geri getirmek, ekolojik dengeye ne gibi etkiler yapar? Yaşam alanları ve besin kaynakları olmayan bu türler için uygun bir ortam yaratmak mümkün mü? Bu sorular, bilim dünyasında tartışılmaya devam ediyor. Yine de, Kuzey Sibirya’da bulunan bu 42 bin yıllık tay, hem bilimsel hem de etik anlamda önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Kaynak: Sıradışı Bilim